Tarih: 17 Temmuz 1921.
Çeviri Tahiri: Marksist
Tutum, Ağustos 1996.
MIA'dan Çeviri: 04.2005.
Komünist Enternasyonal’in Üçüncü Kongresi sona erdi. Tüm ülkelerin komünist proletaryasının geniş bir şekilde yeniden değerlendirilmesi sonuçlandırıldı. Görüldü ki, geçen yıl boyunca, önceleri sadece başlangıç evresinde olduğu birçok ülkede komünizm, artık kitleleri harekete geçiren ve sermayeyi tehdit eden muazzam bir güç haline gelmiştir. Kuruluş kongresinde Rusya’dan başka sadece küçük yoldaş gruplarını temsil eden, geçen yılki İkinci Kongresinde ise ancak kitle partilerinin yaratılmasının yollarını araştıran Komünist Enternasyonal, şimdi yalnızca Rusya’da değil, Almanya, Polonya, Çekoslovakya, İtalya, Fransa, Norveç, Yugoslavya ve Bulgaristan’da da, muazzam kitleleri biraraya getiren partilere sahiptir. Üçüncü Kongre tüm ülkelerin komünistlerini, bu yol boyunca daha ileri gitmek ve çalışan milyonlarca erkek ve kadını Komünist Enternasyonal safları içinde seferber etmek için her şeyi yapmaya çağırıyor. Zira, komünizm fikri, savaşan proleter sınıfı bir arada tutan bir mengene görevi görmek zorunda olan komünist kitle partilerinin önderlik ettiği proletaryanın büyük çoğunluğunun şiddetli basıncında cisimleştirilirse, ancak bu koşulla, sermayenin iktidarı kırılabilir. Kitlelere; bu slogan tüm ülkelerin komünistlerine Üçüncü Kongrenin ilk savaş çığlığıdır....
Dünya burjuvazisi, işçilere iş ve ekmek, ev ve giyecek sağlamaktan acizdir, ama dünya proletaryasına karşı savaş örgütlemekte muazzam bir yetenek sergilemektedir. O, ilk büyük şaşkınlık anından, işçilerin savaştan dönmelerinden duyduğu büyük korkuyu yendiği andan, işçileri fabrikalara döndürmeyi ve böylece de ilk başkaldırıyı bozguna uğratmayı başardığı andan itibaren, sosyal demokrat ve sendika hainlerinin proletaryaya karşı ittifakını uzatmayı ve böylece proletaryayı bölmeyi becerdi, tüm güçlerini beyaz muhafızlar örgütüne ve proletaryayı silahsızlandırmaya tahsis etti. Tepeden tırnağa silahlı dünya burjuvazisi, yalnızca proletaryanın silahlı başkaldırılarına karşı koymak için hazırlanmamıştır; mücadeleye hazırlanan proletaryanın zamansız ayaklanmalarını provoke etmek ve evrensel ve yenilmez proleter cephe inşa edilmeden önce bu ayaklanmaları bozguna uğratmak gerektiğinde de hazırdır. Komünist Enternasyonal, dünya burjuvazisinin bu stratejisinin karşısına kendi stratejisini koymalıdır....
Eğer milyonlar mücadeleye sıkı saflarda girerse, burjuvazinin dalavereleri işlemeyecek ve iktidarı zayıflayacaktır. Beyaz muhafız alaylarının proletaryaya karşı üzerinde hareket ettikleri demiryolları durdurulacaktır.... Eğer proletarya sermayeden daha birleşik halde mücadeleye sokulursa, dünya burjuvazisi zaferin en önemli öngerekliliğini, sadece sosyal-demokrasinin ihanetinin ve işçi kitlelerin bölünmüşlüğünün kendilerine kazandırdığı galibiyet duygusunu yitirecektir. Dünya sermayesine karşı zafer, dünya sermayesine karşı zafere giden yol, işçi sınıfının çoğunluğunun kalbini fethederek kazanılır. Komünist Enternasyonal’in Üçüncü Dünya Kongresi, tüm ülkelerin komünist partilerine ve sendikalar içindeki komünistlere, tüm güçlerini ve çabalarını mümkün olan en geniş işçi kitlelerini sosyal-demokrat partilerin ve hain sendika bürokratlarının etkisinden söküp almaya yöneltmeleri çağrısını yapıyor. ... Geniş işçi kitlelerine, işçilerin konumlarındaki bir iyileşme için mücadele edenlerin yalnızca komünistler olduğunu ve sosyal demokrasi ile gerici sendika bürokrasisinin proletaryanın mücadele etmesinden ziyade açlıktan ölmesine izin vereceğini göstermeliyiz. Proletaryaya ihanet edenler, burjuvazinin ajanları, demokrasi ve diktatörlüğe ilişkin teorik argümanlarla değil, işçilerin ekmek, ücret, giyecek ve konut sorununda mağlup edilmelidirler. Bunların mağlup edilmek zorunda olduğu ilk ve en önemli mücadele alanı, sendikal alandır. Sarı Amsterdam Sendikalar Enternasyonali’ne karşı, Kızıl İşçi Enternasyonali için mücadele: Yani düşman kalelerini kendi kampımızda zaptetmek, önünde dünya sermayesinin geri çekileceği bir mücadele cephesini inşa etmek için mücadele....
Fakat bu proleter cephe, ancak tek ve kararlı bir ruha, demir disipline sahip komünist partiler tarafından bir arada tutulursa güçlenecektir. Bu nedenle Üçüncü Dünya Kongresi tüm komünistleri tek bir proleter cephe inşa etmeye çağırırken eklemelidir ki: “Saflarınızı komünist partilerin ve dünya proletaryasının vurucu birliklerinin mücadele disiplinini ve mücadele ruhunu sarsacak unsurlardan arındırın.”
Komünist Enternasyonal kongresi, İtalyan Sosyalist Partisinin, reformistlerle bağlarını koparıncaya ve onları saflarından atıncaya kadar ihraç edilmesini onaylamıştır. ... Düşmanla uzlaşmanın yollarını arayan önderlere müsamaha gösteren ordular, bu önderler tarafından aldatılacak ve düşmana satılacaklardır...
Düşman güçlü, çünkü arkasında ona bir iktidar bilinci ve onu sürdürme arzusu veren yüzyılların iktidar deneyimi var. Düşman güçlü, çünkü yüzyıllardır proleter kitleleri nasıl böleceğini, nasıl zaptedeceğini ve bozguna uğratacağını öğreniyor. Düşman iç savaşın nasıl yürütüleceğini biliyor ve bu nedenle Komünist Enternasyonal tüm ülkelerin komünist partilerini egemen ve hükmeden sınıfların stratejilerinin ustalığından ve işçi sınıfının iktidar mücadelesi içinde ancak şimdi şekillenmeye başlayan stratejilerinin eksikliğinden doğan tehlikeye dair uyarıyor.
Almanya’daki Mart olayları, işçi sınıfının en ön saflarının, proletaryanın komünist öncüsünün büyük proleter kitleler harekete geçmeden önce düşman tarafından savaşa zorlanabileceğine dair muazzam bir tehlikeye işaret etmektedir. Komünist Enternasyonal, Almanya’nın her yanından yüz binlerce işçinin, Almanya’nın merkezinde tehdit altında olan işçilere yardıma koşmasını memnuniyetle karşılamaktadır. Bu dayanışma ruhunda, tüm ülkenin –gerçekte tüm dünyanın– proleterlerinin ayağa kalkmasında, proletaryanın tehdit altındaki bir bölümünün bu savunusunda, Komünist Enternasyonal, zafere giden yolu görmektedir. Tehdit altındaki kardeşlerini savunmaya koşan işçi kitlelerinin başında bizzat Almanya Birleşik Komünist Partisinin yer alması memnuniyet vericidir. Ancak Komünist Enternasyonal’in görevi, tüm ülkelerin işçilerine net olarak ve açıkça şunu da söylemektir: Mücadelelerden kaçınamasa ve bu mücadeleler tüm işçi sınıfının seferberliğini ivmelendirme yeteneğinde olsa bile, öncü asla unutmamalıdır ki; tek başına ve tecrit olmuş bir şekilde belirleyici mücadeleye zorlanmaya izin vermemeli, proleter ordunun öncüsü, mücadeleye tecrit olmuş durumda atılmak zorunda kalırsa, düşmanla silahlı bir çarpışmadan kaçınmalıdır. Zira silahlı beyaz muhafızlara karşı zaferin kaynağı proletaryanın kitlesel ağırlığında yatmaktadır. Öncü, ezici bir kitle olarak ilerlemiyorsa, silahlı düşmanla silahsız bir azınlık olarak çarpışmaktan kaçınmalıdır. Komünist Enternasyonal, tüm ülkelerin proleterlerinin dikkatini, Mart mücadelelerinin öğrettiği bir başka derse çekmektedir. Mümkün olan en geniş işçi kitleleri yaklaşan mücadelelere en geniş ve yoğun ölçüde sürekli gündelik ajitasyonla hazırlanmalıdırlar ve proletaryanın en geniş kitleleri için açık ve kolay anlaşılır parolalarla savaşa girilmelidir. Düşman stratejisini karşılayan proleter strateji çok iyi düşünülerek ve ustaca hazırlanmış olmalıdır. Öncü safların militanlığı, cesareti ve kararlılığı yeterli değildir. Mücadele, kendi hayati çıkarlarının mücadelesi olarak ortaya çıkacağından, ona koşacak en geniş kitleleri içine katacak şekilde hazırlanmalı ve örgütlenmelidir. Dünya sermayesinin konumu ne kadar tehlike içindeyse, öncüyü kitlelerden yalıtarak ve ona saldırarak, Komünist Enternasyonal’in gelecekteki zaferini bozma çabaları o kadar büyük olacaktır....
Komünist Enternasyonal’in Üçüncü Dünya Kongresi, işçi sınıfının, düşman zor durumdayken ona derhal saldırabilecek ve üstün durumdayken de onun önünü kesebilecek yetenekteki komünist partilerini mücadele deneyimi sayesinde ortaya çıkarabileceğinin farkındadır. Bu nedenle bir ülkenin işçi sınıfının büyük fedakârlıklarla kazanılmış derslerini öğrenmek ve kullanmak tüm ülkelerin proleterlerinin görevidir.